17 Haziran 2016 Cuma

Silber 2: Rüya Kapısı - Kerstin Gier |Kitap Yorumu


Adı: Silber: Rüyalar Kitabı 2 (Rüya Kapısı)
Orijinal Adı: Das zweite Buch der Träume
Yazar: Kerstin Gier
Çevirmen: Firüzan Gürbüz
Yayınevi: Pegasus Yayınları
GoodReads Puanı: 4.06


YAZAR HAKKINDA

Gier işsiz pedagog olarak 1995 yılında kadın romanları yazmaya başladı ilk romanı filme çekildi. Ahlaksız Teklif adlı romanı 2005 yılında Alman dilinde yazılmış en iyi aşk romanı dalında DeLİA Ödülü'ne layık görüldü. 1962 doğumlu yazar, bugün kocası, oğlu, iki kedisi ve üç tavuğuyla Bergisch Gladbach yakınlarında bir köyde yaşıyor.



KİTAP HAKKINDA

Rüya kapılarının ardındaki gizem ortaya çıkıyor...


Liv zor durumdadır çünkü Gizemli, en özel sırlarını blogunda paylaşıp durur. Ama haber kaynağı nedir? Üstelik Henry de birdenbire yalanlar söylemeye başlamıştır ve Liv bunun sebebini öğrenmek için yanıp tutuşur. Tüm bunlar yetmezmiş gibi, geceleri sonsuz rüya koridorlarında kötücül bir varlık dolaşmaya ve Liv'in kardeşi Mia da birdenbire uykusunda gezmeye başlar.
Gecelerini kâbuslar, gizemli karşılaşmalar ve ortaya çıkarılması gereken sırlarla geçiren Liv, gündüzlerini ise entrikacı bir büyükannenin de dahil olduğu yeni ailesiyle ilgili sorunlarına ayırır. Peki, onunla uğraşmaktan bir türlü vazgeçemeyen eski düşmanları peşini bırakacak mı?



"Heyecanlı, sürükleyici bir gençlik romanı olmanın ötesinde arkadaşlık ve aşka dair etkileyici ve incelikli bir hikâye." 
-Katharina Sieckmann-



"Bir fantastik romana göre çok fazla gerçeklik barındırıyor. Bu da kesinlikle övgüyü hak ediyor." 
-Iris Alanyali-

(Tanıtım Bülteninden)

YORUMUM + KONU (spoiler)

Rüya Kapısı için daha çok rüya koridorlarındaki maceralara yer verdiğini söyleyebilirim. Böylece biz de bu 'lusid' rüyalar konusunda bir yandan bilgilenirken bir yandan da merakımız artıyor. 


Liv ile Henry'nin ilişkileri biraz sekteye uğruyor. Aslında, minik bir güvensizlik de diyebiliriz. Bunda ne Henry'e ne de Liv'e kızamadım. Bu sayfaları okurken içime bir yumru oturdu diyebilirim. Neden diye sorarsanız, net bir cevap verebilir miyim bilmiyorum. Sadece çok tatlı bir çift oldukları için onları aşırı derecede sempatik buluyorum. Sizce de öyle değiller mi? :3

Bu sırada yaşanan olaylar tabii ki tozpembe ilerlemiyor. Spencer&Silber'larda bir sorun var: Mia bir uyurgezer. Ve bu da ciddi boyutlara ulaşıyor. Camdan atlama, yola çıkma vb. davranışlarda bulunuyor. Son anda neyse ki ablası, Liv, onu kurtarıyor. Daha sonraları anlıyoruz ki, bunların sebebi onun (Mia'nın) rüyasına birinin (Arthur) girmesi ve onu kontrol etmesi. Burada dikkat etmemiz gereken bir nokta da güçlerinin bu derecede gelişmiş olması.

Henry'nin de aynı şekilde kendisini geliştirmesi kitap boyunca ilgimi çekti. Sonunda da büyük bir ikilemle bizi baş başa bıraktı Kerstin: Anabel mi, Arthur mu?

Ayrıca, sonsözde 3. kitapta Gizemli'nin kim olduğunu ve koridorların epey hareketli olduğunu öğreneceğimizi söylüyor. Bakalım neler olacak?

Dil ve anlatım yönünden ele alırsam, bir oturuşta bitirdiğim bir kitap oldu. Okuması gerçekten zevkliydi. Kesinlikle akıcı bir anlatımı var. Rahatlıkla tavsiye edebileceğim bir seri. Gerek kurgusu gerek karakterleri olsun bence çok samimi bir kitap. *-*

Şunu söylemeden bitirmek istemiyorum: sonunda Lottie'nin ayçöreği tarifini vermesi çok tatlı değil mi? :D


Puanım: 
/5



0 yorum:

Yorum Gönder