23 Ağustos 2015 Pazar

Efsane Serisi (Efsane, Deha, Şampiyon) | Kitap Yorumu


Y A Z A R H A K K I N D A

Alchemy isimli bir çevrimiçi bilgisayar oyunu şirketinde sanat yönetmeni ve Fuzz Academy'nin sahibidir. Bir akşam Sefiller'i izlerken ünlü bir suçlu ile dahi bir dedektif arasında doğabilecek bir aşkın modern dünyada nasıl olabileceğini düşündüğü sırada Efsane'yi yazmak için ilham bulur. 2006'da Kaliforniya Üniversitesi'den mezun olmuştur ve zamanının çoğunu trafikte bekleyerek geçirdiği Los Angeles'ta yaşamaktadır.



Gerçek, Efsane'ye dönüşecek

Bir zamanlar Amerika Birleşik Devletleri'nin batı kıyısı olarak bilinen yerde şimdi Cumhuriyet adında, komşularıyla sürekli savaşan bir ülke vardır. Cumhuriyet'in seçkin sınıfından gelen on beş yaşındaki üstün yetenekli June, askerî bir dehaya sahiptir. İtaatkâr, hırslı ve kendini ülkesine adamış bu genç kız onun uğruna her şeyi yapmaya hazırdır. Fakir bir aileden gelen on beş yaşındaki Day ise ülkenin en çok aranan suçlusu ve bir devlet düşmanıdır. Kendisi gibi asker olan ağabeyi Metias öldürülünce June, Day'in peşine düşer. İnandıkları şeyler uğruna savaşan bu iki gencin kesişen yolları, onları Cumhuriyet'in karanlık sırlarına götürecektir.




Adı: Efsane
Orijinal Adı: Legend
Yazarı: Marie Lu
Çevirmen: Sefa Emre İlikli
Yayınevi: Pegasus Yayınları
GoodReads Puanı: 4.19

Efsane, bir distopya romanı. Day ve June olmak üzere iki kişinin ağzından anlatılıyor. Halkı Seçmen dedikleri yönetici yönetiyor. Her 10 yaşına basmış olan çocuğu Deneme sınavına sokuyorlar ve bunun sonucunda aldığı yüksek ya da düşük puana göre ya iyi bir üniversiteye gidiyor ya da çalışma kampı adı altında çalışıyor.

June, Cumhuriyet'in küçük dehası. Ülkede tek tam puanı -1500- alan çocuk. 12 yaşında ülkenin en iyi üniversitesi olan Drake Üniversitesi'ne kabul edilmiş ve 15 yaşında da bitirmiş olan en genç öğrenci. Abisi Metias Iparis bir yüzbaşı ve hacker. Ne yazık ki anne ve babaları trafik kazasında öldüğü için hayatındaki tek kıza hem anne hem baba olmaya çalışıyor.

Day ise ülkenin en çok aranan suçlusu. Deneme'de 694 -emin değilim ama 600 küsür- puan alarak devletin çalışma kampı diye halkı aldattığı labaratuvarlarda denek oldu. Bu yüzden ailesi onu ölü olarak biliyor. Babasını küçük yaşta kaybetti. Annesi, abisi John ve küçük kardeşi Eden onun yaşama sebepleri. Day çok iyi bir suçlu aslına bakacak olursak çünkü kendini ele veren hiçbir resmi Cumhuriyet'te yok ve her zaman farklı bir kılıkta işlerini hallediyor. Altın sarısı saçları omuzlarından sarkıyor ve masmavi gözlere sahip (♥♥♥)

Sokaklarda yaşıyor ve her gece ailesini kontrol ediyor. Kapılarına üç çizgili X işareti konunca vebanın küçük kardeşi Eden'a bulaştığını öğreniyor. O sıralarda ülkede veba hastalığı var ve her kapıya kırmızı X işareti konarak bu belirleniyor fakat bu seferki işaret farklı olduğu için farklı bir veba türünün bulaştığını anlıyorlar. Kardeşinin iyileşmesi için gerekli olan ilacın hastanede olacağını düşünerek hastaneyi soymaya gider ve ilacın orada olmadığını görünce apar topar dışarıya çıkar. Bu sırada ortalığı karıştırmıştır ve hastane rotasyonunu kontrol eden Yüzbaşı Iparis -June'un ağabeyi- onu köşeye sıkıştırır. Day ise o sırada tek silahı olan bıçağını yüzbaşının omzuna saplar ve rögar kapağından kaçar. 
SPOILER! Methias ölüyor ve bunun üzerine June abisinin katilini, Day'i, aramak üzere Ajan June Iparis olarak göreve başlar. SPOILER!
June Iparis–LEGENDS's main female protagonist and her older brother, Metias. Illustrated by the book's author, Marie Lu.

Öncelikle bu kitaba -doğrusu seriye- hayran kaldım. Hiç sıkmadan, rüzgar gibi hızlıca bitti kitap. Olaylar insanı merakta bırakacak şekilde işlenmiş. Karakterler ve olayla ilişkileri doğal ve diyalogları şu anki hayatta olsa yine aynı olur. Gerçekçiliğini çok sevdim. 

Onun dışında June ve Day bence çok iyi baş karakterler. Hayran olunacak sahnelere imza atıyorlar. Zaten ben dövüşlü kitapları çok seviyorum onları okurken o aksiyonu hissediyorsunuz ve gözünüzün önünde canlanıyor. Karakterler 15 yaşında ve bu ayrıca hoşuma gitti çünkü benimle yaşıtlar. Rahat rahat Day'e aşık olam hayalleri kurabiliyorsun :D 

Ben Methias'ın ölümünü okuyunca şok oldum. Yani o kadar iyi bir karakter ki. Sen nasıl onu öldürürsün Marie?! İçim gitti böyle biri bir daha kitaplarda doğmaz :-(
Puanım:
                             ☪☪☪☪☪/5

NOT: SERİNİN SON 2 KİTABI ÖNCEKİ KİTAPLARLA İLGİLİ SPOILER İÇEREBİLİR!

June ile Day'in yaralı bir halde Cumhuriyet'ten firar etmelerinin üzerinden yedi gün geçmiştir. Bu sırada en akla gelmeyecek şey gerçekleşir: 
Seçmen Primo ölür ve yerini oğlu Anden alır. Cumhuriyet kaçınılmaz bir şekilde kaosa sürüklenirken ikili, Day'in erkek kardeşini kurtarmak ve onları Koloniler'e götürmek için yardım etmeye gönüllü bir grup Vatansever isyancıyla güçlerini birleştirir. Ancak Vatanseverlerin bir talebi vardır: June ve Day yeni Seçmen'e suikast düzenlemelidir.
Bu eylem, uluslarına değişimi getirmek ve çok uzun süredir susturulan bir halka sesini geri kazandırmak için ellerindeki tek şanstır. Ancak June bu yeni Seçmen'in, babasına hiç benzemediğini fark ederek kararsızlığa düşer. Ya Anden yeni bir başlangıcın anahtarıysa ve Vatanseverler yanılıyorsa? Ya devrim yolu kayıp vermekten, intikam almaktan ve kan dökmekten geçmiyorsa?

Efsane'nin sonunda June, Day'i Cumhuriyet'in elinden, idam mangasından, kurtarmıştı. Bunun sonucunda da Day'in ağabeyi hayatını kaybetmişti. Deha'da ise Cumhuriyet askerlerinin elinden kaçmak için Vatanseverler den yardım istiyorlar ve onlar da Day ve June'u Vegas'ın sınırında bırakıyorlar. Vatanseverler de Vegas'a kaçıyorlar. Day ve June yaralı halde bir trenin vagonuna atlayıp Vegas'a ulaşıyorlar. Vegas'ta Vatanseverlere katılacak ve Tess'i görecek daha sonrasında da Eden'ı bulacaklardır. 


Vatanseverler hiçbir şeyi karşılıksız yapmayacakları için bu seferde onlara bir şart sürerler: Yeni Seçmen Primo'yu öldür. Seçmen ölmüştür ve yerine oğlu Anden Primo geçmiştir. Seçmen'i öldürmeyi kabul ediyorlar ancak bu karar June için zor. Hayatı boyunca Cumhuriyet'e karşı bağlılık duyan birinin milletine ihanet etmesi kolay bir durum değil. Ancak Day için bunu kabul ediyor ve Vatanseverlerle suikasta hazırlanıyorlar. 
Vatanseverlerin planlarına göre June kendini ele verecek ve tekrar sistemin içine girip Anden'ı suikast planına yönlendiriyor. Anden, June'un güzelliği ve zakası karşısında etkileniyor ve June'un işi daha da kolaylaşıyor.

Day'in cephesinde ise işler karışık. Kardeşi olarak gördüğü ve onunla uzun zaman geçirmiş Tess artık büyüdü ve duygularını belli etmeye başladı.

Tess, Day, June ve Anden arasında olan şeyler kitaba hareket katıyor ancak bazı kısımlarında Tess ve Day'e sinir olmamak imkansız. Düşünce ve davranışları o kadar basit ki daha sonrasında düşündüğünüzde bunlar daha ergenlik çağında ve böyle davranmaları normal diyebiliyorsunuz. Bu da olaylara gerçeklik katıyor. 

June'a tüm kitap boyunca hayran kaldım. Gerek Day'e karşı gerek düşmanlarına karşı o kadar temkinli bir şekilde yaklaşıyor ki bu kız tam da istenilen biri. Duygularını ve gücünü kullanmayı en iyi şekilde biliyor ve bu da ona en büyük faydayı sağlıyor.

Day'in June hakkındaki, June'un Day hakkındaki düşüncelerini, birbirlerine söyleyemediklerini, korkularını daha net bir şekilde öğreniyoruz. Açıkça söylemek gerekirse Efsane'den daha iyiydi. Puanım:


                             ☪☪☪☪☪/5

Day bir efsane. June ise bir deha. Peki, kim Şampiyon olacak?

June ile Day, Cumhuriyet halkı ve birbirleri için çok fazla fedakârlıkta bulunmuşlardır. Şimdi vatanları bir dönüm noktasındayken June bir kez daha Cumhuriyet'in gözüne girmiş ve hükümetin seçkin çevresinde bir Princeps adayı olarak hizmet vermeye başlamıştır. Day de yüksek rütbeli bir asker olmuştur. Bir barış antlaşması yürürlüğe girmek üzereyken ortaya çıkan ölümcül bir salgın, Koloniler arasında paniğe yol açmış ve Cumhuriyet'in sınır kentlerini savaş tehdidi sarmıştır. Sadece June bu tehdide karşı ülkesini nasıl savunacağını bilmektedir. Ancak binlerce insanın hayatını kurtarabilmeleri için sevdiği tek erkekten, her şeyini feda etmesini istemek zorundadır. Marie Lu'nun heyecan dolu, macera ve gerilim yüklü üçlemesi şaşırtıcı bir finalle sonlanıyor…

Bu kitabı nasıl yorumlasam cidden bilmiyorum. Çünkü o kadar duyguluydu ki.. :-'( Beni ağlatan ilk kitap olabilir. Harika bir kitap öyle söyleyeyim. Kişisel yorumuma geçmeden önce kitapta gelişen olaylardan bahsedeyim.
Cumhuriyet ve Koloniler arasındaki savaş uzun zamandır devam etmektedir. Ama artık resmen savaş ilan edilmiştir. Day ve June da bu sırada gerçek taraflarını seçerler. Koloniler, Cumhuriyet'ten yaydıkları virüsün ilacını isterler ama Cumhuriyet'in elinde henüz böyle bir ilaç yoktur. İlacı üretmek içinse Eden'ın kanını kullanmaları ve ona bir sürü test yapılması gerekir. İlaca sahip olmadıkları için de Koloniler müttfefiği olan Afrika ile birliklerini Cumhuriyet'e gönderir.
June artık Princeps adayıdır ve diğer adaylar ile birlikte Seçmen'in baş danışmanı gibi bir görev için çalışmaktadır. Anden ile birlikte Antarktika'ya giderler ve onlara müttefikleri olması hakkında danışmaya giderler. 

Savaşın sonlanması için Day'in Enden'ı kullanmalarına izin vermesi gerekir ancak Day kardeşinin bu konuda kullanılmasına şiddetle karşı çıkar. Bu konu kitapta uzunca işlenmiş. 
Tess artık büyüdü ve Deha'daki gibi davranışları yok ve bu gerçekten iyiydi. Her şekilde kitaba ve June'la olan ilişkileri gelişme göstermiş. Bu beni çok mutlu etti. Kitapta o kadar iyi planlar ve kurgular var ki sayfaları çevirmeden duramayacaksınız. 
Şimdi de gelelim beni benden alan kısma: Son bölüm. İçim parçalandı. Böyle bir final beklesem bile bu kadar da değil. Çok üzdü. Yani, o kadar çok şey yaşamışlar ve olmadı. Duyguların burukluğunu kalbinizde hissediyorsunuz. Ben çok duygulandım :'( Şimdi bile yazarken gözlerim doluyor. 
Puanım: 

                             ☪☪☪☪☪/5

Son olarak seri hakkında genel bir şeyler söylemek istiyorum. Efsane serisi unutmayacağım üçlemelerden biri oldu. Karakterlere bağlandım ve acılarını kendim de hissettim. Ben kitpa okurken okuduğum karaktere bürünürüm, her şeyiyle. Bu yüzden de etkisinde kalmamak benim için mümkün değildir. 
Kitabı almadan önce bir sürü yorum okumuştum ve çoğu kişinin June'dan hoşlanmadığının farkına vardım. Kendime soruyorum aynı soruyu. June'u sevmeli miyim? Ben kesinlikle June'a hayranım. Kabul ediyorum Anden'la olan bazı şeyleri yapmamalıydı ama kendisine olan ve milletine olan saygısı, eğitimi, zekası, fedakarlığı ve bunun gibi türlü türlü davranışlarıyla beni etkiledi. 
Day ise adının anlamı kadar özel oldu. Karakterini sonuna kadar gerçekçi yazılışı ve ailesine böylesine bağlı olması eminim çoğunuzda iz bırakmıştır. 
Bu üçleme benim için ayrı bir yere sahip oldu. Umarım yorumumu keyifle okumuşsunuzdur. Bir sonraki yorumda görüşmek üzere :')

0 yorum:

Yorum Gönder